rss
Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites

3.03.2010

TOPLUMSAL HAYATTA DÜNDEN BUGÜNE KADIN

Kadın, bazı örümcek ağıyla sarılmış küçük beyinlerde 2. Sınıf insan olarak nitelendirilse de yaşamda çok büyük bir yere sahiptir. Annedir, doğurgandır, sabır abidesidir hatta… İnsanlık onu süreç içerisinde böylesine çirkin bir konuma getirmiştir.


İlk insan topluluklarından günümüze doğru kadına baktığımızda, eski dönemlerde daha önem verilen bir konumda olduğunu görebiliyoruz. Örneğin; eski Türk devletlerinde


Hakan olarak adlandırılan hükümdar, eşi Hatun’un imzası olmadan kesin kararlar alamıyor. Kadın da tıpkı erkek gibi söz hakkına sahip o dönemlerde. Sonraları din, kültür etkileşimleri vs. sonucunda kadın gitgide önemini yitiriyor toplum içerisinde. Yönetime katılamıyor, söz sahibi olamıyor, okutulmuyor, sevmesine bile izin verilmiyor… Töreler sadece kadınlara işlemeye başlıyor. İnsanoğlu her alanda ilerleme kaydederken, bu konuda geriliyor sürekli. Cariye olup soyluları eğlendiriyor, anne olup hayatını sadece çocuk yetiştirmekle, kocasına itaat etmekle geçiriyor kadın. Bütün bunları kabullenmesi de kabul edilemeyecek bir durum…


21. yüzyıldayız. Herkes medeniyetten, eşitlikten bahsedip duruyor. Ama yine fikri sorulmayan birileri var ! Kadının giydiğini erkek tartışıyor, her kötülüğün sonucu kadına mal oluyor. Tecavüze uğrayan bir ‘çocuğun’ tecavüzcüsü ile evlenmesi yasallaştırılıyor. Sözüm ona hukuk devleti mevzubahis kadın olunca elleri cebinde öylece duruyor. Ülkemizde son 5 yılda 1091, dünya üzerinde ise yılda 5 binden fazla kadın namus cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Üstelik polisin sorumluluk bölgesinde. Ayrıca birçoğuna da intihar süsü veriliyor. Erkeklerle konuştuğu için 16 yaşındaki Medine babası ve dedesi tarafından canlı canlı toprağa gömüldü en son. Kanı donuyor insan olanın! …


Sadece kâğıt üzerinde seçme ve seçilme hakkı verdik diye iç rahatlatmakla olmuyor bu işler ne yazık ki… Ya da başı açık gezebilir kadın, laik ülkeyiz biz demekle de. Zaten insan olmanın gerekliliğiyle sahip olunan hakları sanki fazladan hak tanınıyormuş gibi gösterip kadını şükürcülüğe teşvik etmek de doğrusu çok akıllıca… (!)


Avrupa Birliği’ne girmek adına yapmadıkları kuklalık, değiştirmedikleri uygulama kalmadı. Fakat kadın hala taşıtından tutun, hastanesine kadar hatta sokağın ortasında bile tacize uğruyor. Birçoğunun gözünde kadın sadece cinsel bir obje; yapısı gereği güçsüz, itaatkâr olmak zorunda! Babasına, abisine, kocasına…


Kadınsa bunu kabullenmiş bile… Yaşadıklarını kader olarak adlandırıp çekiliyor kabuğuna çaresizce.


İnsanoğlu ileriye doğru mu gidiyor, yoksa gerilere mi? İşte bunu belirlemesi gerekenler susuyor.Ben bu yazıyı yazmakla suskunluğumu bozdum.
Sıra sizde…


0 yorum:

Yorum Gönder