rss
Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites

2.03.2010

Deneme…deneme bir-ki…tısss tısss anlamadım.tamam!

Hepimizin bir ihtiyacı var… Dünyada olup biten tüm g.tlüklere karşı bir şeyler yapmak… bir film, bir manşet, bir şiir, bir slogan ya da bir şişe içindeki yanıcı karışım karşılıyor bazen bu ihtiyacı.
Son dönemlerde benim gibi “heyecanlı genç”lerin söylemlerini sahiplenebildiğim bazı yayın kurumları var. Kanal 24’te ki o özgürlük filmleri, özgürlüğün konuşulduğu, 78 kuşağı devrimcilerinden Kürt ulusal hareketinin söz sahibi amcalarına kadar geniş bir “dışlanmışlar” ordusu katılımıyla devlet muhalifi programlar… Açıkçası televizyonda en dikkatimi çeken öğe oluveriyor. Ya da ülke tv’ye takılıyorum bazen. Kafkaslarda ezilenlerin mücadeleleri anlatıyor, ezilenlerden yana olunuveriliyor. Filistin direnişi kutsanıyor, e haliyle ben bunu da “kendimden” bularak izliyorum…
Kanal 24’ün yani bu özgürlük kanalının yani akp iktidarındaki demokratikleşme hareketlerini, Kürt açılımını destekleyip anti-militarist bir çizgi yakalayan genel yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, bir bakmışsınız star tv’de Baykal’ın yani orduyu savunmakla görevli muhalefet parti liderimizin katıldığı programda Baykal’ın hemencecik yanına kuruluvermiş görüyoruz… Bakıyoruz tüm seçim dönemi Baykal ve Kılıçdaroğlu reklamı yapan, her şehit haberinde akp’ye yüklenen star tv ve bu bizim akp özgürlükçüsü-ordu karşıtı kanal 24 aynı yayın grubuna yani Star Medya Yayıncılık A.Ş. ye ait.
— Türkiye de göçmensen, Kafkaslarda ve eski Sovyet topraklarında acı yaşadıysan Ülke TV,


— Kürt’sen Kürt coğrafyasında ya da başka yerde bu mücadele için askerden darbe yediysen Kanal 24,


— Türk’sen yaşasın var olsun ordum diyorsan Star TV ,


— Yok hacı ben karışmam etmem diyorsan ATV,


— Fatih Altaylı’yı falan severim yeni bir tarih anlatılsın isterim, yani yenilikçi bir yapım var diyorsan Haber Türk,


— öhöm öhöm olmaz tüm bunlar bir arada olsun diyorsan Zaman ve STV…
İktidar sistemin öngördüğü şekilde kendi muhalif medyasını kurdu, kendine çok sadık muhalif partileri de var, sistem dışına asla çıkmak istemeyen komünist partisi de var… Bu durumda hiçççç riske girmene, sisteme karşı gelip söylemini proletaryayla birleştirip, devrim için mücadeleye gerek yok, senin yerine bunları da düşünüyor sistem, kapitalizm oh ne güzel, pek güzel…

Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı.

Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü.

Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.

Bertrand Russell

0 yorum:

Yorum Gönder